top of page
çocuğun sanat yolculuğu.png

KALEMİN UCUNDA KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN MİNİK DÜNYA

ÇOCUĞUN SANAT

YOLCULUĞU

PORTRE ÇİZİM SANATÇISI

ESMA İKBAL GÜLER

Çocukluktan Ergenliğe Resim ve Sanat

Keşfetmek Yönlendirmek, Değerini Bilmek

Bir çocuğun eline ilk kez kalem verildiğinde çizdiği anlamsız gibi görünen karalamalar aslında onun dünyaya bakışının ilk izlerini gösterir bize. Resim, çocuklar için sadece bir etkinlik yapmayı temsil etmez. Resim, aslına bakarsanız çocukların kendilerini ifade etme biçimi, duygularını dışa vurma yolu ve hayal gücünün görünür hâle gelmesidir.

 

Sanat, çocuklar için renkleri kâğıda taşımaktan ziyâde aynı zamanda duygularını, hayallerini ve dünyayı algılayış biçimlerini görünür kılmanın en saf yoludur. Çocuklukta başlayan bu serüven, doğru destek ve yönlendirme ile bir ömür boyu sürecek yaratıcı bir yolculuğa dönüşebilir.

 

Nasıl mı? Gelin birlikte bu yolculuğa adım adım eşlik edelim!

Resim Yeteneğini Keşfetmek

Çocuğun İlk sanat Adımları

Yetenek keşfi bazen anne babaların tahmin ettiğinden çok daha erken başlar.

Bir çocuk 2-3 yaşındayken ellerine verilen bir kalemle kağıt üzerinde karalamalar yapmaya başladığında, bu yalnızca motor becerilerin geliştiği bir aşama değil, aynı zamanda ifade dilinin ilk filizlenişidir.

Çocuk, gördüğü nesneleri birebir kopyalamaktan çok kendi dünyasını kâğıda taşır. Ona göre güneş kırmızı olabilir, ağaç mavi…

Çünkü onun renkleri, yalnızca gördüğünden değil, hissettiklerinden beslenir. İşte bu yüzden, çocuğun resimlerine yetişkin gözüyle doğru veya yanlış penceresinden bakmak yerine, “O an ne hissetmiş olabilir?” sorusunu sormak çok daha değerlidir.

Araştırmalar gösteriyor ki çocuklukta sanatla tanışan bireylerde beyin gelişimi farklı alanlarda aynı anda uyarılır. Resim yaparken hem sağ beyin (yaratıcılık, hayal gücü) hem de sol beyin (planlama, mantıksal düşünme) birlikte çalışır. Bu, ilerleyen yıllarda hem akademik hem de sosyal hayatta çok yönlü bir düşünme biçimi kazandırır.

Yönlendirmek ve Desteklemek

Yetenek, keşfedildikten sonra uygun ortam bulduğunda filizlenir. Ancak bu filiz, aşırı baskıyla değil, özgürlük ve güvenle büyür. Bir çocuğun resme ilgisini fark ettiğinizde, ilk yapılması gereken şey ona zaman tanımaktır.

Bazen ebeveynler “Çocuğumuzu hemen kursa yazdıralım, çok yetenekli olduğu belli! Profesyonel bir şeyler öğrensin, tekniğini bilsin” düşüncesine kapılır. Bu, iyi niyetli bir yaklaşım gibi görülebilir. Çünkü anneler ve babalar çocuğun yeteneğinin boşa gitmesini istemez. Ancak burada önemli olan, erken yaşlarda sanatın amacını doğru anlamaktır.

Elbette teknik eğitim önemlidir; ancak erken yaşlarda sanatın amacı teknik mükemmellik değildir. Onun yerine çocuğun yaratıcılığının serbestçe ortaya çıkması ve akmasıdır.

İlk aşamada siz çocuğunuzun boya kalemlerini karıştırmasına, istediği gibi suyla oynamasına, özgürce boyaları eline bulaştırmasına izin verin. Bu dağınıklık aslında onun sanatla kurduğu en samimi bağdır.

Teknik eğitim elbette kıymetlidir, çocuk doğru perspektifi, gölge kullanımını, renk uyumunu öğrenebilir. Ancak bu, gelişimin çok erken evrelerinde öncelik olmamalıdır. Erken yaşta aşırı teknik odaklı bir eğitim, çocuğun özgürce deneme yapma, hata yapma ve kendi üslubunu bulma alanını daraltabilir.

Çünkü sanat, önce içten gelen bir ifade ihtiyacıdır; teknik ise bu ifadeyi güçlendiren bir araçtır. Araç, amacın önüne geçtiğinde çocuk, çizgilerini “nasıl olması gerektiği” kalıbına uydurmaya çalışır. Bu da yaratıcılığın doğal akışını yavaşlatabilir.

Bunu bir örnekle açıklamama izin verin;

Bir çocuk gökyüzünü mor renkte boyamak istediğinde, teknik odaklı bir yaklaşım “Gökyüzü mavi olmalı” diyebilir. Oysa yaratıcılığı destekleyen bir yaklaşım “Sen gökyüzünü ne düşünerek mor yaptın?” diye sorar.

Böylece çocuk, hem kendi hayal gücünün farkına varır hem de renklerin duygusal bir dil taşıdığını öğrenir.

Bu yüzden erken dönemde yönlendirme, çocuğun keşfetme arzusunu besleyecek şekilde olmalıdır. Ona farklı malzemeler, boyalar, fırçalar, hatta doğadan topladığı yapraklar, taşlar gibi yaratıcı materyaller sunmak; teknikten çok, keşif ve deneyim odaklı ortamlar yaratmak gerekir.

Teknik eğitim ise, çocuğun kendi ifade dilini bulmaya başladıktan, yaratıcılığının temelini özgürce atabildikten sonra devreye girdiğinde en verimli sonucu verir.

Desteklemenin bir başka yolu, çocuğun farklı sanat malzemeleriyle tanışmasına olanak tanımaktır. Kimi çocuk pastel boyayı sever, kimi sulu boya ile saatler geçirir, kimi de dijital çizim programlarında özgürleşir. Burada amaç, çocuğun kendi “renk dilini” bulmasına fırsat tanımaktır.

Sanat eğitimi sadece kurs ya da atölye demek değildir. Evde birlikte resim yapmak, onun yaptığı çizimleri evin bir köşesinde sergilemek bile güçlü bir motivasyon kaynağıdır.

Sanatın Çocuk Üzerinde Psikolojik Değeri

"Renklerle Konuşmak"

Çocuklar her zaman duygularını kelimelerle ifade edemez. İşte resim, burada devreye giren sessiz ama güçlü bir dil olur. Psikoloji alanında yapılan pek çok çalışma, sanatın çocuklar için bir tür “güvenli ifade alanı” olduğunu ortaya koymuştur.

Özellikle içine kapanık, kaygılı ya da zor bir dönemden geçen çocuklar, duygularını renkler ve şekillerle anlatabilir. Örneğin, kullandığı koyu tonlar bir sıkıntının işareti olabileceği gibi, parlak ve canlı renkler o anki coşkusunu yansıtabilir.

Elbette tek başına bir çizim kesin bir yorum yapmamızı sağlamaz, ancak çocuğun iç dünyasına açılan bir pencere sunar.

Sanat terapisi yöntemlerinde çocuklar, yaşadıkları duygusal sorunları direkt konuşmak yerine resim üzerinden ifade eder. Bu, hem onları zorlamaz hem de duygularını sağlıklı bir biçimde işlemelerine yardımcı olur. Ayrıca, resim yapmak beyinde "Dopamin" salgılanmasını artırır; bu da doğal olarak rahatlama ve iyi hissetme etkisi yaratır.

Ebeveyn Tutumunun Rolü

Destek mi? Baskı mı?

Çocuğun sanata yaklaşımında ebeveynin rolü belirleyicidir. Bir çocuğun çizimine bakıp “Daha güzel çizebilirdin” demek, onun yaratıcı cesaretini kırabilir. Oysa “Çok farklı bir bakış açın var” demek, özgüvenini besler ve yeni denemeler yapmaya teşvik eder.

Sanatı yalnızca “başarı” ya da “ödül kazanma” üzerinden değerlendirmek, çocuğun sanatla kurduğu bağı zayıflatabilir. Onun yerine, sürecin keyfine odaklanmak gerekir. Çünkü sanat, sadece ortaya çıkan eser değil, o eseri yaparken yaşanan deneyimdir.

Bir çocuğun yaptığı resimleri saklamak, hatta evde çerçeveleyip asmak, ona “emeğin değerli” mesajını verir. Bu tür basit ama etkili adımlar, çocuğun kendi yeteneğine duyduğu saygıyı artırır.

"Renklerle Büyüyen Bir Gelecek"

Çocuklar için resim, bazen yalnızca bir oyun gibi görünse de aslında kim olduklarını anlamalarının, duygularını tanımalarının ve dünyayı keşfetmelerinin bir yoludur.

Onlara verebileceğimiz en büyük armağan, bu keşif yolculuğunda onların yanlarında olmak, renklerine ve çizgilerine saygı duymaktır.

Çünkü bir çocuk kendini sanatla ifade edebiliyorsa, hayata karşı da kendi renklerini cesurca sürebilir. Bu cesaret, geleceğin en güzel tablolarını çizecek olan şeydir.

Çocukluk ve ergenlik döneminde resim ve sanatla kurulan bağ, yalnızca estetik beceri değil, karakter gelişimi açısından da güçlü bir temel oluşturur. Ebeveynlerin sevgi, sabır ve anlayışla bu süreci desteklemesi, çocuğun hem sanatla hem de kendi iç dünyasıyla sağlıklı bir ilişki kurmasına yardımcı olur.

Çocuğunuzun eline verdiğiniz her fırça, kalem ya da renk, aslında onun hayal gücüne açılan yeni bir kapıdır. O kapıdan girmesine izin verin, çünkü orada sadece resimler değil; kendini keşfetmiş, özgüvenli ve mutlu bir birey saklıdır.

Bu yazımda bahsettiğim bu özgür keşif sürecini, sanatın çocuk gelişimindeki gücünü ve ebeveynlerin bu süreçteki rolünü anladıktan sonra, evde basitçe uygulayabileceğiniz bir etkinlik ile somutlaştırmak isterim.

Gelin hep birlikte hem çocuğunuzun yaratıcılığını destekleyecek hem de keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak o pratik etkinliğe bir göz atalım. Doğadan ilham alan bu keşif yolculuğu, çocuğunuzla aranızdaki bağı güçlendirmek ve onun sanat yolculuğuna ilk adımı atmak için harika bir fırsat olacak.

Akrilik Boyaları

SANAT ETKİNLİĞİ

MİNİK ELLERLE DOĞADAN SANATA YOLCULUK

AMAÇ

Çocuğun doğal malzemelerle, özgürce deney yaparak sanatını keşfetmesini sağlamak. Hem dokunma, hem görsel, hem de duyu deneyimi sunmak.

MALZEMELER

  • Doğadan toplanmış yapraklar, küçük taşlar, çiçek yaprakları, küçük dallar

  • Suluboya, pastel boya, parmak boyası (Her boyanın dokusu farklıdır.)

  • Farklı kalınlıklarda fırçalar

  • Büyükçe bir beyaz karton

  • Su kabı, eski gazete ya da örtü (çalışma alanı için)

MALZEME TOPLAMA

Öncelikle çocukla birlikte kısa bir doğa yürüyüşüne çıkın. Amaç sadece malzeme toplamak olmasın; etrafı gözlemleyin, renkleri, dokuları fark edin. Bu sırada çocuk, gördüğü şeyleri size sorabilir veya anlatabilir, neden o malzemeleri seçtiğini söyleyebilir. Söylemese de siz neden seçtiğini, nerede kullanmak istediğini sorun.

MALZEME TANIMA

Eve döndüğünüzde topladığınız yaprakları, taşları, dalları birlikte inceleyin. Hangi yaprak ne kadar büyük, taşlar nasıl şekillerde, renkleri nasıl? Bu küçük sohbetler çocuğun gözlem gücünü arttırır.

ÖZGÜR DENEYİM (UYGULAMA)

Büyük kartonu çalışma alanına serin. Çocuğun istediği boyaları, fırçaları hazırlayın. Onun kendi seçtiği malzemeleri (yaprak, taş, dal) kullanarak kartonun üzerinde serbestçe çalışmasına izin verin.

  • Yaprakları boya içinde bastırıp kartona baskı yapabilirsiniz,

  • Taşları boya ile boyayıp farklı dokular oluşturabilirsiniz,

  • Dallarla çizgi ve şekiller yaratabilirsiniz,

  • Parmaklarıyla renk karışımları denetebilirsiniz.

HİKAYE YARATMA

Çalışma bitince, ortaya çıkan kompozisyon üzerinden çocuğa sorular sorun “Burada neler görüyorsun?, Bu renkler sana ne anlatıyor?, Bu yaprak neden burada?” gibi… Böylece hem hayal gücünü hem de anlatma becerisini geliştirmiş olursunuz.

SERGİLEME

Çalışmayı kuruması için uygun bir yere bırakın. Çocuğunuzun eserini evde görünür bir yerde sergilemek, ona kendini değerli hissettirir ve yeni çalışmalar için motivasyon sağlar.

YAŞ GRUBU

Bu çalışma özellikle 3-8 yaş aralığındaki çocuklar için oldukça uygun ve etkili olur.

NEDEN BU YAŞ GRUBU?

3 yaş civarında çocukların el-göz koordinasyonları gelişmeye başlar, parmak boyası ve fırça gibi malzemelerle özgürce oynamaya bayılırlar.

3-5 yaş arası, çocukların dokunma ve keşfetme dürtüsü çok yoğundur. Farklı dokularla deneyim yapmak onların gelişimi için çok faydalıdır.

6-8 yaş grubundaki çocuklar ise biraz daha bilinçli olarak şekil ve renklerle denemeler yapabilir, ortaya çıkan çalışmayı hayal güçleriyle birleştirip anlamlandırabilirler.

Tabii ki bu tür etkinlikler, daha küçük ya da daha büyük çocuklarda da uyarlanarak yapılabilir. Örneğin 3 yaş altı için daha basit ve az malzemeyle, ebeveynin daha aktif desteğiyle uygulanabilir. 8 yaş üzeri için ise teknik detaylar ve hikâye yaratma kısmı biraz daha derinleştirilebilir.

ETKİNLİĞİN KAZANIMLARI

  • Çocuk, teknik bilgiye zorlanmadan önce kendi keşif alanını yaratır.

  • Doğal malzemelerle dokunma ve görme duyusu gelişir.

  • Sanatın sadece “görünüş” değil, bir ifade biçimi olduğu öğrenilir.

  • Ebeveynle kaliteli, eğlenceli ve yaratıcı bir zaman geçirilir.

En değerliniz olan çocuğunuza sanat ile ilgili verebileceğiniz en değerli armağan; ona cesaret vermek, onun yaratıcılığını özgür bırakmak ve yanında olmaktır. Çünkü çizdiği her çizgi, boyadığı her renk, onun benzersiz hikâyesinin bir parçasıdır. Onun bu hikâyesini dinleyin, anlayın ve birlikte yeni sayfalar açmaya devam edin.

Sanatın büyüsüne dokunun, çocuğunuzla birlikte keşfedin

ve onun iç dünyasındaki ışığı parlatın. Çünkü yarının dünyası,

bugün hayal eden küçük kalplerin ellerinde şekilleniyor.

bottom of page